BODY A { TEXT-DECORATION: none } A:hover { TEXT-DECORATION: none }

Ünye Hikayeleri,Yöresel İnançları
       ÖZEL GÜNLER,İNANÇLAR,HİKAYELER

       Yıl Sırtı:Ocak ayının birinci günü yıl sırtı olarak kabul edilir. 0 gün eve dışarıdan gelen ilk kişinin ayağının o yıl için uğurlu veya uğursuz geleceğine inanılır.

       Mayıs 7'si (Hıdrellez): Mayıs ayının 19'u gecesi kırmızı gül dalına renkli parçalarla niyet bağlanır. Aynı gece sabaha karşı gün ağarmadan abdest alınır. Hiç konuşmadan nehir ağzı ile denizin birleştiği sahile gidilerek kumun üzerine ne dilekleri var ise şekli ya çizilir ya da yazılır. Ve dileğin o yıl gergçekleşecegine inanılır.

Ayrıca Mayıs 7'sinde mesire yerlerinde piknik yapılıp eğlenilir, bütün yılın böyle geçmesi için dilekte bulunulur. Ünye iskelesinde ise Mayıs 7'si ayrı bir şevkle karşılanir. Günün Işıması ile hava bozukta olsa iskeleden kayıklarla denizde 7 dalga geçmek için geziye çıkılır. 7 dalga geçildiğinde eğer üzerlerinde nazar var ise, işleri bozuk, kızlar bekâr kalmış ise bunun biteceğine inanılır.

     Yöresel İnançlar:

     Sag gözün seğirmesi; iyilik, sol gözün seğirmesi kötülüğe işarettir.

     Sabun alıp verirken alan şahıs, sabunu elinin tersine koydurur. Aksi halde ikisi arasında tatsızlık olacağına inanılır.

     Elmanın kabuğunu bir bütün olarak kopar madan soyduktan sonra, bu kabuğun ateşe atılması halinde, şeytanin çatlayacağına inanılır.

     Tırnakların üzerinde beyaz lekeler meydana gelmişse, yeni bir şey giyileceğine alamettir.

     Kedinin yalanması eve misafir geleceğine işarettir.

     Cenaze geçerken yatılmaz. Mutlaka ayağa kalkılmalıdır. Aksi halde, yatanı ağırlık basar.

     Sağ avucun kaşınması bir yerden para geleceğine, sol avucun kaşınması o kişiden para çıkacağına alamettir.

     Korkudan dili tutulan çocuklara, muharebeye iştirak eden bir şahsa ait kılıca su dökerek bu sudan içirildiği zaman, korkusunun geçip, dilinin çözüleceğine inanılır.

     Makas ya da bıçak elden ele alınmaz. Böylelikle kavga ve cinayetten kurtulunur.

     Gelen misafir gitmesi istendiğinde ayakkabısına tuz serpilir.

 

ÜNYE DİLİNDE YAZILMIŞ BİR HİKAYE

 

ÇOBAN VE AĞA

Evvel zamanda

Galbur zamanda

Bi varmış bi yokmuş, bir çoban varmış. Bu memleketinde geçinememiş para gazanmağ içün dışarı memleketlere getmiş. Üç beş sene zarfında dört beş gırmızı lira gazanmış. Memleketine dönerken, bir aya çatmış. Çoban demiş ki: Üç seneliyen üç gırmızı lira versem, benim yanımda durur musun? O da dururum, demiş.

Nihayet üç sene sona ben gidecem demiş. Ve dışardaki gazandü üşdört gırmızı lirayi da aya bırakmış. Şu paralarımı ver, ben memleketime gidcem, demiş.

Aya bırakmış oldu gırmızı lirayi buna habar vermeden bi bileki yapmış, gırmızı lirayı ekmen içine gömmüş.

Çoban aya demiş: Paramı ver ben gidim demiş.

A da... bunu para-mara bişiyi vermemiş.

Nihayet de tersine gapısına gada gidiyi. Tekrar geri döniy. Et deyi; senin verecen gırmızı senin olsun, benim gazandum üşdört gırmızıyı ver gidim, diyi.

Bir tokat vuriyi düşünmeden taşınmadan, iş yapma diy ve eline bir gırmızı veriy, ... git diyi.

Çoban tekrar geri dönüyü, şu geri galan paramı ver, tekrar doru yoldan sapma, diyi bir tokat da vuriyi ...

Tekrar çoban geri dönüyü,i geri paramı etme ver a diyi.

Üzeriye elzem olmıyan işe garışma diyi.

Nihayet de, parasını veriyi, bileki ekmeni de veriyi, hadi git memleketine diyi.

Yola çıgıyı. Çoban giderken bir eyri yola çatiyi: ama diyi. bana doru yoldan ayrılma amma, ben bu yola gidecem diyi; giderken, yolda insan kellesinden yapılmış goca bir saray; önünde iskemli üzerinde, boba yigit, bi adam oturup, gahve içiyi. Bu çobanın yürene gorku geliyi. Selam veriyi, u boba yit de aleykum selem deyi.

U boba yit, çobanı alıp yanına, ayrı bir saray gezdüriyi. Bi oda açıyı memesinden asılmış bi gadun.

Bu çoban bunu sormiy niçün asdın, diyi.

U boba yigit, çobana diyki: Niye sormadın bunu, diyi.

Çoban da diyi ki:Üzerime elzem olmıyan işe garışmam, diyi.

Ordan bunu kesmiyi boba yit, evine geliyi ailesi bi deligannı adamnan oyniy; tüfeg ariyi vurma üçün; düşünmeden, daşınmadan iş yapmadu içün garısını çagıriyi peşindeki de ölümüş. Tekrar yiyi içip muradına geçiyi.(Ziya Satır)                               

ÜNYE'YE AİT TÜRKÜ VE TÜRKÜLERİN HİKAYELERİ
      Türkiye'nin her tarafında olduğu gibi Ünye ilçesinde de Ünye halkını toptan tesiri altında bırakan, üzen ve kaygılandıran birtakım hadiseler meydana gelmektedir. Bu olaylar olduktan sonra halkın bir kısmı kabiliyetleri derecesinde o olaylar üzerine türkü yakmaktadırlar. Bu türkülerin bir kısmı aşağıdadır.
      Zamanında Ünye’de cesur, gözünü budaktan sakınmayan ağanın bir oğlu varmış. Ağanın oğlunun ismi Mustafa olduğu halde, kendisini sevenler tarafından İç Ağası Mustafa ismi ile hitap edilirmiş.
      Her ağanın olduğu gibi İç Ağası Mustafa'nın da sevenleri ve sevmeyenleri vardır.
      İç Ağası Mustafa Fatsa'da bulunan Kadın ismindeki kız kardeşine atı ile giderken, Ünye, Fatsa arasındaki Cevizdere mevkiinde düşmanları tarafından pusuya düşürülerek öldürülür.
      Tanınmış ve yiğitliği ile meşhur iç Ağası Mustafa adına ünyeliler tarafından yakılan türkü aşağıdadır:

                                    Ünye'den çıktım başım selamet
                                    Cevizderesi'nde koptu kıyamet
                                    Kadın kız kardeşim size emanet
                                                    Ağla anam ağla sen bana ağla
                                                    Çifte doktor gelir yaramı bağla
                                    Yedi karış gelir omzumun eni
                                    Gençyaşımda kabre koydular beni
                                    Anneciğim gelsin söylesin ninni
                                                      Ağla anam sen bana ağla
                                                      Çifte doktor getir yaramı bağla
                                    Elbisern sandıkta basılı kaldı
                                    Martinim duvarda asılı kaldı
                                    Kadın kız kardeşim fatsa'da kaldı
                                                     Ağla anam sen bana ağla
                                                     Çifte doktor qetir yaramı bağla